BASK

Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu

BASK ATATÜRK
ATATÜRK & BASK

GENEL BAŞKAN BAYRAM ZENGİN: “ENGELLİLERE HAYATI ZİNDAN ETMEYE HAKKIMIZ YOKTUR!”

BASK genel-baskan-bayram-zengin-engellilere-hayati-zindan-etmeye-hakkimiz-yoktur

3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI:

“ENGELLİLERE HAYATI ZİNDAN ETMEYE HAKKIMIZ YOKTUR!”

BASK Genel Başkanı Bayram ZENGİN  “3 Aralık Dünya Engelliler Günü” nedeniyle bir basın açıklaması yaparak, her yıl Dünya Engelliler Gününde aynı talep ve şikayetlerin dile getirilmesine rağmen sorunların bir türlü çözülmediğini  belirterek “Her birimiz birer engelli adayı olduğumuz halde, hep birlikte yarattığımız engellerle hayatı engellilere zindan ediyoruz” dedi.

ZENGİN açıklamasını şöyle sürdürdü:

Dünya Engelliler Günü nedeniyle, engellilerin yaşadıkları sorunlara ilişkin tespit ve taleplerimizi paylaşmak istiyoruz:

Resmi istatistik verilerine göre 10 milyonu aşkın vatandaşımız veya her 8 kişiden biri engelli gözükmektedir.

Bu oran ve rakamın ağırlığı altında, onların büyük bir çoğunluğu gibi pandemi döneminde evlere kapandığımız günleri bir kere daha hatırlayarak herkesi empati yapmaya ve sokağa çıkma yasaklarına dayanamadığımız günlerden ders alarak ömrünü belirli mekanlara hapsolarak yaşayan engellilerimizin sorunlarına sahip çıkmaya çağırıyoruz:

ENGELLİ ÇOCUK VE YETİŞKİNLER EVLERDE HAPİS

Engelli çocuklarımızı ve yetişkinlerimizi evlere hapsetmek yerine ortak yaşama alanlarımızı engellilere göre düzenlemeliyiz.

Belediyelerimizce; engellilerin evlerine hizmet götürülmesi, bakımlarına yardımcı olunması, ev temizliklerinin yapılması, faturalarının ödenmesi için eleman görevlendirilmesi aslında, “siz evinizde oturun, topluma karışmayın” anlamına gelen iyi niyetli ama yanlış uygulamalardır. Belediyeler; kaş yaparken göz çıkarma anlamına gelen ve merhameti önceleyen bu tür medyatik uygulamalardaki yanlışlığı fark etmelidir.

Engellilere yapılan sosyal yardımların artması ise memnuniyet verici ama yeterli değildir.

ÜST GEÇİTLER ENGELLİLERİN KORKULU RÜYASI

Cadde ve sokaklar, kaldırımlar engellilerin kullanımına kapatılmış durumdadır. Belediye başkanlarının sayıları ile çok övündükleri asansörleri olmayan veya çalışmayan üst geçitler sadece engellilerin değil, yaşlıların, hamilelerin, romatizmal hastalıklıların, yükseklik korkusu olanların, bebek arabası (puset) ile sokağa çıkan annelerin de korkulu rüyasıdır. Çalışmayan asansörler engelliler için “Bu caddenin sağında veya solunda yaşayacaksınız, asla karşı tarafa geçmeyeceksiniz” demektir.

Şehir merkezlerinin araçlara göre değil, yayalara göre düzenlenmesi gerektiği halde kaldırımlar otopark, caddeler  yarış pistleri haline gelmiştir.

Kamu binaları başta olmak üzere binalarda, girişinden merdivenlere, iç düzenlemelerden tuvaletlere kadar her şey engelliler için ıstırap kaynağıdır.

ARAÇLAR KALDIRIMLARDA ENGELLİLER ARAÇ YOLUNDA

Şehirlerimizde kaldırımlara park edilmiş araçlar, çökmüş, bozulmuş  veya kilitli taş döşenmiş kaldırımlar, ayaklı reklam panoları, kesilmiş  ama sökülmemiş ağaç kütükleri, bol çukurlar, gelişigüzel dikilmiş reklam ve flama direkleri, yükseğe asılmış çöp tenekeleri ile kaldırımlar, yalnız engellilerin değil, tüm yayalar için hayatı cehenneme çevirmektedir.

Sesli sinyal veren bina asansörleri veya sesli trafik ışıkları ile de yeterince tanışabilmiş değiliz. Onarım çalışmaları yapılan kaldırımlar veya cadde/sokaklarda uydurma önlemler sadece engellileri değil, hepimizi tehdit etmektedir.

Sadece şekil şartını yerine getirmek için yapılan standart dışı, engelli aracı ile kullanması ve yürünmesi imkânsız yüksek eğimli engelli rampalarının niçin denetlenmediğini ve düzeltilmediğini anlamakta zorlanıyoruz.

Engellilere otobüs tahsis etmek ile engelliler için özel asansör düzeneği bulunun otobüs temin etmek arasındaki farkı bilmiyoruz. Bu örnekler yüzlercesi ile çoğaltılabilir.

Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Komisyonları’nca bina, açık alan ve toplu taşıma aracı vb yerlerde yapılan denetlemeler yeterli olmadığı gibi bu denetlemelerde ne işlem yapıldığı da kamuoyunca bilinmemektedir.

“ÖZÜRLÜLER İDARESİ” YERİNE “YAŞLI VE ENGELLİ HİZMETLERİ” Mİ?

Engelliler sadece aynı mekanı değil toplumsal hayatı da paylaşmak istemektedir. Sokaklarda parklarda dolaşmak/gezmek, rahat alışveriş yapmak, sinemaya/tiyatroya gitmek, lokantada birlikte yemek yemek, velhasıl herkes gibi ve herkesle birlikte yaşamak istemektedir.

Körler ve Sağırlar Okulu” yanlışının anlaşılmasının üzerinden 70 yıl geçmesine rağmen, engelliler için bağımsız bir kurum oluşturulması yerine, engelliler ve yaşlılar için  “Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü” oluşturulmasını anlayabilmiş değiliz.

TÜİK verilerine göre engelli nüfusun % 12, yaşlı nüfusun ise % 9,5 olduğu bir ülkede, toplamda 18 milyon kişilik bir kitlenin sorunlarını bir genel müdürlüğün çözebilmesi, yönetebilmesi mümkün müdür?

Hala en basit istatistik verilerinin bir-iki yıllık gecikme ile paylaşılabiliyor olması durumun vahametini göstermesi bakımdan ilginçtir.

ENGELLİLER KAMU KURUMLARINDA HİZMETLİ OLARAK ÇALIŞIYOR

Sadece kanun ve yönetmelik çıkarmakla yetinmek; sorun çözmek yerine sorunun mecra değiştirmesine ve çözümün ötelenmesinden başka bir işe yaramamaktadır.

Mevzuatın uygulanmasını denetlemek kadar, toplumsal farkındalık yaratmanın da önemli olduğunu anlamadığımız sürece, engeller yaratarak ve engelleri artırarak engellilere hayatı zehir etmeye devam ederiz.

Yasaya rağmen, özel sektör ile kamu kurum ve kuruluşlarında boş engelli kontenjanları doldurulamıyorsa, hala engelli çalışanların ücretlerinden vergi alınıyorsa, kamu kurumlarında engelliler hizmetli olarak çalıştırılıyorsa yasalardan da toplumsal duyarlılıktan da bahsetmek mümkün değildir. Engelliler kamuda istihdam edilmeyecekse nerede istihdam edilecektir?

Kamuda çalışan lise ve üzeri eğitim görmüş engellilerin intibaklarının yapılmamasının ve hala hizmetli olarak çalıştırılmalarının hiçbir izahı yoktur.

Bu çerçevede engellilerin yaşadığı sorunları empati yaparak bir kez daha düşünmeliyiz.

Başta eğitim, istihdam ve sosyal hayata katılma olmak üzere engellilerin sorunlarına karşı yeterli hassasiyetin gösterilmesi, yasal yükümlülüklerin hayata geçirilmesi, standartlara uygun düzenlemeler yapılarak erişilebilirliğin yeterince sağlanması sadece ahlaki değil hukuki bir gerekliliktir de. Bunun için önce zihinlerimizdeki engelliliği kaldırmalıyız. Bu saydıklarımız sorunların sadece bir kısmıdır

Her şeye rağmen, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle birlikte yaşama ilkesinin hayata geçirilmesi için arada bir kendimizi engelliler yerine koyarak 10-15 dakika empati yapmaya, herkesi ve her kurumu engel çıkarmaktan vaz geçmeye çağırıyor, “3 Aralık Dünya Engelliler Günü”nü kutluyoruz.”

                                                                                          BASK BASIN BÜROSU

YORUM YAZ